> Engeloji : Engelli ve Empati

Translate

Engelli ve Empati etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Engelli ve Empati etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Mart 2020 Pazar

KORONA GÜNLERİNDE EMPATİ



Bu hafta başka bir konuyu ele almak istiyordum. Ama korona virüsü bizi esir aldı. Her yer de o… Okular tatil, alışveriş merkezleri ve pek çok işyerleri kapalı… 65 yaş üstü ve kronik hastalığı olanlara sokağa çıkma yasağı var. Böyle olunca da başka bir konuyu yazmak olmazdı. Yıllar sonra tarihe bakınca herkes virüsten kırılırken bunu mu yazılır denmemesi için korona virüsü ile ilgili yazacağım. Ama bambaşka bir açıdan…

Bloguma başladığım günden beri engelli ve engellilik konusundan başka bir konuyu ele almadım. Blogum “Engeloji” olunca güncel bir konuyu bile engellilikle ilgisi yoksa yazmadım. Yine öyle yapacağım. 

Virüsün getirdiği bir durum var. Korona virüsü salgını dolayısıyla insanlar bu hastalıktan korunmak ve yakınlarını korumak için evde kalmaları gerekiyor. Bu durum için #evdekal, #evdekaltürkiye hashtagleri yapılıyor. İnsanlar dışarıya çıkmıyor, çıkamıyor…  Evde kalmaya başladılar, kalıyorlar da…


İnsanlar evde kalıyorlar kalmasına da… Dün bir bugün iki, sıkılmaya başladılar bile… Medyadan okuduklarımdan, konuştuğum kişilerden bunu anlıyorum. Anladım ki, her gün dışarıya çıkmaya alışan insanlar, iki gün üst üste evden çıkamayınca çok sıkılıyorlar. Oysa günlerce değil, aylarca, yıllarca evinden, odasından hatta hatta yatağından çıkamayanlar var. Bazı hastalar ve engelliler bu durumdalar… Onların dünyaları dört duvar…

Şimdi bu durumda şunu söylemek istiyorum. Canı sıkılanlar umarım evlerinden çıkamayan milyonlarca engelli için artık empati yapabilirler. Çünkü bu durum geçecek… Hastalığa yakalanmayan ya da yakalanıp atlatanlar için hayat devam edecek.  Korona virüsü, hayatta kalanlar için daha önce görmediği pek çok şeyi getirdi ve pek çok şeyi yaptırdı. Umarım evden çıkamayan kişiler için de empati yapmayı getirmiştir.

Bu konu ile ilgili yazacak yüzlerce cümlem var. Ama edebiyat yapmaya gerek yok. Maksadımı anlattım diye düşünüyorum. Evden hiç çıkamayanlar için empati yapmak, sonra da şükretmek gerekiyor.  Evde kalacağınız süre içinde belki daha çok kitap okuyacak, daha çok film seyredeceksiniz. İster ‘Kolera Günlerinde Aşk’i okuyun, ister ‘Kolera Günlerinde Aşk’i seyredin, ama korona günlerinde empati yapmayı sakın unutmayın!

Not: 
Allah yardımız olsun. Ülkemiz ve tüm dünya bu beladan bir an önce kurtulsun…

ALİYE YÜCEL

17 Mayıs 2015 Pazar

EMPATİ


Engelliler Haftası'nda engelli hakların sağlanması, engellilerin topluma kazandırılması, engelli farkındalığının oluşması için çeşitli etkinlikler düzenleniyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sosyal Tesisleri,  bu yıl Engelliler Haftası (10-16 Mayıs) boyunca misafirlerini tekerlekli sandalyelerde ağırladı. Bu uygulama empati yapabilmek, tekerlekli sandalyede hayatını sürdüren birini anlamak adına yapıldı.

Sloganı "Engelleri Aşmanın İlk Adımı Anlamak" olan projeyi; İstanbul Büyükşehir Belediyesi Destek Hizmetleri Daire Başkanlığı ve Engelliler Müdürlüğü ortaklaşa gerçekleştirdi. Florya Sosyal Tesisleri ve Dragos Sosyal Tesisi'ne gelen misafirler,  hazırlanan temsili tekerlekli sandalyelerde ağırlandı. Bu dikkat çekici uygulamanın benzerleri pek çok yerde yapılıyor. Böylece tekerlekli sandalyede hayatını sürdüren kişilerle empati kuruluyor.

Yapılan bu proje bana izlediğim bir filmi hatırlattı. "Sen Olmak" filmini... 2007 yapımı kısa filmin başrollerinde Şevval Sam, Ömer Şahin ve  Asiye Dinçsoy oynuyor. Yönetmenliğini Tayfur Aydın'ın yaptığı film, 7. Ulusal Kısa Film Festivali'nde "En İyi Film" seçilmiş. 9 dakikalık kısa filmde tekerlekli sandalyedeki bir engellinin ve engelli yakınının neler yaşayabileceğini görüyoruz. Bu açıdan başarılı bir film... Şevval Sam, bu filmin senaryosunu çok beğenmiş ve hiç ücret almadan rol almış...


Sen Olmak, adı gibi başkası olmayı anlatıyor. Filmde; tekerlekli sandalyede bir adam İstanbul caddelerinde dolaşıyor ve tahmin edeceğiniz gibi karşısına pek çok engel çıkıyor. Merdivenler, kaldırımlar gibi... Sonra evine dönüyor. Bakıyoruz adam birden tekerlekli sandalyesinden kalkıyor ve yürüyor! Evde kendisini bekleyen karısının yanına geliyor. O an anlıyoruz ki; adam bunu empati için, engelli karısının neler hissettiğini anlamak için yapıyor.

Pek çok engelsiz kişi zaman zaman yürüyemeyen birini anlamak için tekerlekli sandalyeye oturuyor. Görme engelli birini anlamak için gözlerini bağlıyor. Böylece engelli kişinin yerine koyuyor, empati yapıyor. Empati yapabilmek karşımızdaki kişiye kuracağımız en anlamlı iletişim şekli... Empati, insan ilişkilerinin belki de en önemlisi... Başkalarının duygularını anlamaya çalışmak, onların bakışıyla bakabilmek, onların durumlarına göre davranmak çok insanca... Ama engelliyi anlamak için yeterli olur mu? İşte burası biraz tartışmalı...

Herkesin bildiği bir hikayedir. Nasrettin Hoca damdan düşünce çevresindekilerin "Hemen bir doktor çağıralım" sözüne, "Bana doktor değil. Damdan düşen birini çağırın. Damdan düşenin halini damdan düşen anlar..." demiş... Ancak empatiyi de bir kenara atamayız. Burada sadece empatinin yetmeyeceğini söylemeye çalışıyorum. "Peki öyle ise ne yapalım?" derseniz. Biri bizi engelliyor! Bu siz olmayın!

ALİYE YÜCEL