> Engeloji : Engelli Farkındalığı

Translate

Engelli Farkındalığı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Engelli Farkındalığı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Mart 2024 Salı

TALLULAH WİLLİS OTİZMLİ



Ünlü sinema yıldızları Bruce Willis ve Demi Moore'un kızlar kızı Tallulah'a otizm teşhisi konulduğu haberlerine rastladım. Kim, nasıl, ne şekilde engelli hale gelir bilinmiyor.

30 yaşındaki Tallulah Willis sosyal medya hesabında babasıyla birlikte olduğu bir videosunu yayınlıyor ve ardından kendisine otizm teşhisi konulduğunu açıklıyor. 

Instagram'dan açıklama yapan Willis "Sanırım teşhisim hakkında ilk kez açıkça konuşuyorum. Geçtiğimiz yaz öğrendim ve hayatımı tamamen değiştirdi..." diyor.



Tallulah Willis, daha önce anoreksiya nervoza ve depresyonla mücadelesi hakkında açıklamalar yapmış.
 
Onun  "Otizmliyim..." açıklaması ilginç geldi. Demek ki bu durumunun farkında... Tallulah, bu konu da neler yaşadı bilemeyiz. Ancak 30 yaşına kadar hastalığına bir teşhis konmamış... Oysa ki otizmli kişilerde erken teşhis çok önemli...

Kim bilir bu durumda olan ne çok insan vardır. Bilmeden yaşıyorlar. Otizm konusunda daha fazla farkındalık çalışmaları yapılması gerekiyor. 

ALİYE YÜCEL 


4 Mart 2024 Pazartesi

CANNES ÖDÜLÜ ENGELLİ ROLÜNE

Kuru Otlar Üstüne filmini Merve Dizdar, Cannes'da En İyi Kadın Oyuncu olduğu için merak ediyor ve seyretmek istiyordum. Süresine bakınca (197 dakika) vazgeçecektim. Ama merakım ağır bastı. 

İyi ki de öyle olmuş... Bir de ne göreyim? Filmde bir engelli hikayesi var! Merve Dizdar yani Nuray, patlama sonucu bir bacağı ampute olan biri... Spoiler vermek istemiyorum. Ama bunu yazmadan da edemedim. Bu arada Merve Dizdar, 76. Cannes Film Festivali'nde En İyi Kadın Oyuncu Ödülü'nü bir engelli rolüyle almış biliyor muyduk? Bunu yazan oldu mu? Yok...

Film, usta yönetmen Nuri Bilge Ceylan'ın... Filmin senaryosunu Nuri Bilge Ceylan, Ebru Ceylan ve Akın Aksu ile birlikte yazmışlar. Oyuncular ise; Deniz Celiloğlu (Samet), Merve Dizdar (Nuray), Musab Ekici (Kenan), Ece Bağcı (Sevim), Erdem Şenocak (Tolga), Yüksel Aksu (Vahit), Münir Can Cindoruk (Feyyaz), Onur Berk Arslanoğlu (Bekir), Yıldırım Gücük (Mustafa), Nail Cengiz Bozkurt (Emin).

Filmde toplumsal ve sosyal bir çok konu ele alınmış. Bunlarla ilgili bir çok yazı kaleme alınmıştır. Ben her zamanki gibi engelli ve engelli farkındalığı yönünden ele aldım. Nuray (Merve Dizdar), engelli biri; engelli bir öğretmen, engelli bir kadın olarak karşımızda... 

Engellilikle ilgili öyle etkili cümleler var ki, film yeni seyretmeyen çoktur diye yazmamalıyım diye düşündüm. Ama hepsini buraya yazmak isterdim. Seyretmeyecek olanlar okusun diye. 

Bir engelli olarak duygularını ve düşünceleri çok iyi anladım. Aynı durumu yaşayanlar aynı duygu ve düşüncelere sahip oluyor. Bazılarının altına imzamı atarım. 

Engelli kadın ve engelsiz erkek ilişkisi de ilginç bir biçimde anlatılıyor. Ne açıdan baktıkları gözler önüne seriliyor. Engellilerin filmlerde olumlu, daha doğrusu normal sunumu beni sevindiriyor. Bir farkındalık ortaya konuluyor. Böylece engelliye bakış yavaş yavaş değişir diye umuyorum. 

ALİYE YÜCEL

11 Ekim 2023 Çarşamba

BLOGUM 12 YAŞINDA


Bloguma 12 yıl önce 11 Ekim tarihinde yazmaya başlamıştım. Bu nedenle yazımı her yıl olduğu gibi bloguma ayırdım. Başlarken bu kadar yıl yazacağımı düşünmemiştim. Canımı annemi kaybettiğim yıl hariç her hafta mutlaka bir post koydum.

Her yıl aynı şeyleri yazmak istemiyorum. Engelli, engellilik, engelli farkındalığı ile ilgili yazmaya devam etmek istiyorum. Okuyan herkese çok teşekkür ediyorum.

ALİYE YÜCEL



 

3 Ekim 2023 Salı

LÜTFEN! "DO NOT DISTURB"


Cem Yılmaz'ın yeni filmi Netflix'te yayınlandı. "Do Not Disturb" filmini izlemeyi düşünüyordum. Ama filmde bir engelli hikayesi olduğunu da duyunca hemen izledim. Engelli hikayesi derken sadece aksayan (topallayan) bir genç kız var aslında... Ama bu karakterle bile çok şey anlatılmış. Algıda seçicilik, Suhal'in olduğu sahneleri merakla bekledim ve ilgiyle izledim. 

"Do Not Disturb",  Karakomik Filmler'den Ayzek karakterinin  başrolde olduğu bir film. Karakomik Filmler'deki karakterlerden en çok Ayzek'i sevmiştim. 

Filmin oyuncu kadrosunda: Cem Yılmaz, Ahsen Eroğlu, Nilperi Şahinkaya, Zafer Algöz, Celal Kadri Kınoğlu, Bülent Şakrak, Özge Özberk yer alıyor.

Filmin konusu kısaca şöyle: Ayzek, annesinin kendisini evlendirmek istediği Suhal’in çalıştığı otelde iş buluyor. Böylece aynı otelde çamaşırcı olan Suhal, edebiyat profesörü Bahtiyar, hapishaneden pandemi nedeniyle çıkan Davut’la olan macerası da başlıyor.

Filmde birbirinden farklı toplumsal mesajlar veriliyor. Psikolojik ve sosyolojik tespitleri oldukça fazla bir film. Entelektüel kesimler, yaşam koçları, sosyal medya psikologları ve bunların takipçilerinin durumlarından kesitler var. Engelli ve engellilik adına tespitler olduğunu düşündüğün için kaçırırım korkusuyla dikkatle izlemeye çalıştım.


Suhal, bir bacağı topal olduğu için Ayzek’e uygun görülmüş annesi tarafından... Genç kızı yürürken görmediği için çok güzel bulunca "Ben ona layık değilim" diyor. Ama topalladığını görünce işler değişiyor! Aslında ailesinin Suhal'i kendisine yakıştırmasından dolayı mutlu olan, kendi değeri ve Suhal' in güzelliğiyle orantı kuran Ayzek, Suhal'in aksadığını gördüğündeki şaşkınlığı, hayal kırıklığı ve üzüntüsü kendisi içindi galiba...

Ayzek, Davut'a (Bülent Şakrak) kızla olan durumunu anlattığında o da "Sevaptır evlen..." diyor. Engelliye bakış bu işte. Engelli biriyle evlenmenin sevap olduğunu düşünenler var maalesef...

Bence önemli bir farkındalık sahnesi de Ayzek'in kızı yine ona anlattığı sahnede Suhal'e "İki ayağın üzerinde (!) durmaya çalışıyorsun..." diyerek baltayı taşa vurmasıydı. Bu sahnedeki tepkisine rağmen Suhal'ın kompleksli olduğunu düşünmedim. 

Suhal beğendiğim bir karakter oldu. O; resim çizen, yetenek sınavlarına hazırlanan, kendine güvenen, kendi dünyasını yaratmış ve idealleri olan bir genç kız. Etrafındaki olaylara kayıtsız kalmıyor. Suhal de Ayzek gibi birbirlerine uygun olmadığının farkında.

Cem Yılmaz filminde kaybedenleri ele alarak farkındalık meydana getirmek istemiş. Suhal de bunlardan biri... Filmi izledikten sonra keşke her engellinin yanında bir "Do Not Disturb" yazısı bulunsa da bazı ortamlarda boynuna taksa diye düşündüm.

ALİYE YÜCEL


1 Ağustos 2023 Salı

HI, BARBIE! HI, KEN!



Barbie akımı son günlerde hızla yayıldı. Herkes Barbie ile ilgili çeşitli paylaşımlar yapıyor. 

Ben de buna kayıtsız kalamadım. Barbie'nin tekerlekli sandalyedeki arkadaşını paylaştım. 

Barbie'nin tekerlekli sandalyedeki arkadaşı Becky ile ilgili daha önce yazmıştım. Bu bebeği gören ve alışan çocukların bundan sonra engelli birini yadırgamayacağını belirtmiştim. 


Bu arada paylaşım için fotoğraf ararken tekerlekli sandalyedeki Ken'e de rast geldim. Yani tekerlekli sandalyedeki bebeğin erkek versiyonu da var. 

Psikologlar “Bu bebeklerin çocukların zararına olduğunu... Bu eğilimin, gençlerin ve yetişkinlerin sosyal medyada kusursuz ve mükemmel bedenlere olan özlem ve takıntısını artırabilir...” olduğunu söyleseler de bir de böyle engelli bebekler var. 

Belki de bu tekerlekli sandalyedeki bebekler engelli farkındalığını arttırabilir. Ne dersiniz?

ALİYE YÜCEL 

8 Mayıs 2023 Pazartesi

NE DERSİNİZ?


Engeli olmayan biri iseniz, dünyanın engelli insanlar için erişilemez olduğu her şeyi  düşünmemiş olabilirsiniz. 

Tekerlekli sandalye kullananlar için rampa veya asansör eksikliği) gibi yada gormeyenler icin Braille yazı, işitme engelliler için aydinlatma gibi bilinenlerden bahsetmiyorum.

Engelli insanların günlük yaşamlarını sürdürmeleri için bilinmeyen birçok engel vardır. 

10 - 16 Mayıs Engelliler Haftası'nda bunların neler olabileceğini bir düşünelim.

Bu engelleri farkedip, her birlikte kaldıralım. Ne dersiniz?

ALİYE YÜCEL 

1 Mayıs 2023 Pazartesi

YENİ ENGELLİ OLANLARA

Rast gelip de okurlar mı bilmem. Okusalar da bu ne diyor böyle deyip burun mu kıvırırlar onu da bilemem. Ahkam kesmiş diyenler de olacaktır. Ama özellikle son depremde yeni engelli olan için bir şeyler yazmak istiyorum.

Yaşadığınız korku, üzüntü, çaresizlik gibi bir çok olumsuz duygu arasında bir de engelli oldunuz!

Bunu kabullenmekten başka bir çareniz yok. Bu olumsuz bir cümle gibi görülse de bunu kabullenmek en önemli adım. Artık bundan böyle bununla yaşayacağınızı bilmeniz ve kabul etmeniz ilk adımınız olacak ki, bundan güç alıp yolunuza devam edeceksiniz.

Öncelikle neden ben? Niye ben? Neden oldu? gibi sorularla  hayıflanmayın. Kendinize asla acımayın. Bu ruh hali sizi olumsuz yönde etkiler. Mutsuz ettiği gibi doğru adımlar atmanızı da engeller.

Sakın içinize kapanmayın. Çevrenizdekilerle konuşun, yakınlarınıza açılın, bu sizi rahatlatacak aynı zamanda yüksek sesle düşüneceğiniz için yeni bir bakış açısı kazanacaksınız.

Unutmayın sorunlarınız her zaman olacak. Bunu sakın inkar etmeyin. Kabule geçin. Böylece doğru yönde ilerleme konusunda geç kalmayın. Doğru adımlar atın.

Engelliliğin verdiği bazı sınırlamalar insana  benzersiz bir bakış açısı sunuyor. Bunu hiç unutmayın. Yaşadıkça bunu görecek ne demek istediğimi daha iyi anlayacak ve bu bakış açısından bir çok konuda faydalanacaksınız.

Şunu bilin ki. Hayatta başarılı olabileceğiniz bir alan mutlaka vardır. Ama durumunuzu kabul etmek ve bu alanı  aramak ve bulmak sizin eliniz de... Bu alan ağlayıp, sızlanmak ve hayıflanmak ile bulunmayacaktır. Alanlar; bir spor dalı olur, farklı bir eğitim olur, bir el becerisi olur. 

Dünyadaki engellilerin bir çoğu,  hayatlarında ve işlerinde çok başarılı oldular. Beklentilerin de üstüne geçtiler. Siz de bunlardan biri olabilirsiniz. Bunu unutmayın. Neden olmasın?

ALİYE YÜCEL 


30 Ocak 2023 Pazartesi

NESİ EZİYET?


Bir gazete "Survivor'da engelli insana yarışma diye eziyet ediyorlar. Kim bu ahlaksızlığa dur diyecek?"  diye bir manşet atarak Survivor'da yarışan ampute yarışmacı Barış Telli'ye eziyet edildiğini ima etmiş.

Bunu da sosyal medyadaki kişilerin yorumu olarak ele almış. Ayrıca Gazeteci Orhan Uğuroğlu'nun yaptığı paylaşımı "Ampute bir yarışmacıyı Survivor'a alıp normal insanlarla yarıştırmak insanlık suçudur. Ampute Barış kardeşimiz yarışmadan alkışlarla uğurlanmalı. Acun Ilıcalı, istiyorsa sadece Ampute'lerin katılacağı yarışma yapmalı..." ifadesini de pekiştirmek için habere taşımış... 


Bu tespit ve yoruma katılmak mümkün değil. Barış, kendi istediği ile yarışmaya katılmış bir yarışmacı... Nereye geldiğini bilerek gelmiş. Oldukça da başarılı bir yarışma çıkarıyor. Bu neden eziyet olsun anlamak zor. Aslında böyle düşünen zihniyet engelliye asıl eziyeti yapıyor.

Sporcu geçmişi olmayanların bile katıldığı bir yarışmaya engelli bir sporcunun katılması niye eziyet olsun. O yarışabildikten sonra bu ayrımcılık niye? Anlaşılan hiç ampute futbol karşılaşması seyretmemişler. Seyretmiş olsalardı daha zorluk dolu karşılaşmaları göreceklerdi.

Böyle düşünmeyi bırakıp, Barış Telli’nin kazandığı bölümleri bir izlesinler. Orada engelli birini mi yoksa bir Survivor mi görecekler? Eğer engelli birini görüyorlarsa engellilere bakış açılarında bir yanlışlık olduğunu, büyük bir ön yargı içinde olduklarını bilsinler. 

ALİYE YÜCEL 

23 Ocak 2023 Pazartesi

ATEŞ KUŞU SABİT

Dizi ve filmlerde engelli farkındalığı adına güzel adımlar atılıyor. Her dizi ve filmi izlemek imkansız ancak bazen bu dizilere rast geliyorum. Özellikle de otizm farkındalığını konu alanlara... İşte ATV'nin yeni dizisi "Ateş Kuşları" da bunlardan biri...

Dizinin konusu kısaca şöyle: Ateş Kuşları; sokak çocuklarının zorluk, çaresizlik ve acılara rağmen hayata tutunma çabalarını ele alıyor. Hikaye, kendilerine "Köksüzler" diyen; en büyüğü 13, en küçüğü 6 yaşında, biri kız, biri otistik, beş sokak çocuğunun, çöplükte kırk günlük bir bebek bulmalarıyla başlıyor. Kendilerine "Köksüzler" diyen çocuklar büyüyor ve "Ateş Kuşları"na dönüşüyorlar.


Ateş Kuşları dizisinde baş karakterlerden biri otizmli Sabit Ateş. Adının aksine hiç sabit duramayan biri. Babası otizmli olduğu için sokağa bırakınca saatlerce sallanarak beklemiş. Sonra sokak çocuğu olan Ali, onu bulup yanına almış, korumuş ve kollamış. Sabit, bütün Ateş Kuşları'na düşkün ama en çok da çöpte buldukları minik bebek Gülayşe'yi sahiplenmiş... Sabit rolünde oyuncu Emir Çubukçu var. Çok etkileyici bir oyun sergiliyor. 

Dizinin daha ilk iki bölümünde bile otizmli bir çocuk ve yetişkinin nasıl davrandığına dair önemli ipuçları var. Sahnelerde beni en çok etkileyen Ateş Kuşları fertlerinin Sabit'e karşı sabırları oldu. Öyle anlayışlı ve sabırlı davranıyorlar, onu sakinleştirmek için öyle büyük çaba sarf ediyorlar ki, "Gerçek ailesi olsa böyle anlayışlı ve sabırlı davranabilir mi, acaba?" diye düşünmeden edemiyor insan.  

Aile, aşk, arkadaşlık gibi bir çok hikayenin yanında otizmli çocukların hayatını da ekrana taşıyan bir yapım olan Ateş Kuşları oldukça ilgi çekecek ve otizm adına bir farkındalık oluşturacak gibi duruyor. 

ALİYE YÜCEL

9 Ocak 2023 Pazartesi

BEYAZ BASTON HAFTASI

7-14 Ocak tarihleri arası tüm dünyada Beyaz Baston Görme Engelliler Haftası olarak kabul edilir. Beyaz Baston Görme Engelliler Haftası'nın geçmişi 100 yıl öncesine uzanıyor.
 
1921 yılında Londra'da bir fotoğraf sanatçısı trafik kazası geçiriyor ve görme engelli hale geliyor. Çevrenin kendisinin görmediğini fark etmesi ve dikkat çekmesi için bastonunu beyaza boyayarak dolaşıyor.
 
Onun yaptığı bu uygulamayı çok başarılı bulan Fransız Görme Engelliler Örgütü 1931 yılında görme engellilerin bastonlarının beyaza boyanmasını kararlaştırıyor. Böylece "beyaz baston" simge haline geliyor.

Görme engellilerin yürüyüşlerinde büyük kolaylık sağlayan beyaz bastonun kullanımı ise şöyle; baston düzgün zeminde sola sağa kaydırılıyor, pürüzlü zeminlerde de yerden kaldırılıp sağa sola dokundurularak kullanılıyor. 

Beyaz Baston Haftası, görme engellilere farkındalık meydana getirmek adına önemli bir hafta...

ALİYE YÜCEL


2 Ocak 2023 Pazartesi

FATMA İLE OĞUZ

Netflix'de yayınlanan Fatma  dizisini seyredenler bilir. Dizinin çok etkileyici bir hikayesi var. Dizinin başrollerinde Burcu Biricik ve Uğur Yücel var. Diğer rollerde Mehmet Yılmaz Ak, Hazal Türesan, Şahsuvar Aktaş, Olgun Toker gibi isimler yer alıyor. 

Dram, polisiye ve aksiyon tarzında olan diziyi bir seri katil hikayesi gibi görenler olabilir. Ben diziye bir engelli hikayesi olarak baktım. Fatma ve otizmli oğlu Oğuz'un hikayesi... Burcu Biricik, engelli çocuğu olan bir anneyi çok başarılı bir şekilde canlandırıyor. 

Fatma, bize bir engelli  annesinin yaşadığı zorlukları, ne gibi fedakarlıklar yapabileceğini ve onların psikolojisini çok etkili bir şekilde anlatıyor. "Ben ölürsem ne yapar?" diye düşünüyor ve çocuğunun eğitim almasını istiyor. Oğlunun okulda istenmemesi karşısında çaresiz kalıyor. 


Genç kadın "Babası bir kere oğlum deyip sarılmadı...” derken oğlunu çok sevdiğini ve babasının da öyle çok sevmesini bekliyor. Oysa Oğuz babası tarafından istenmiyor ve babası onun ölümünü kurtuluş olarak görülüyor. 

Fatma, Oğuz'un kazada ölmesinde bile oğlunun kusurlu olarak çıkması karşısında "Doğarken kusurlu ölürken de kusurlu..." diyerek oğlunun içinde bulunduğu zavallı durumu çok güzel özetliyor.
 
Fatma, otizmli çocuklar ve ailelerinin yaşadığı zorluklar göstermesi açısından etkileyici bir dizi. Önemli bir farkındalık oluşturuyor. Engelli çocuğu, özellikle de zihinsel engelli çocukları olan annelerin durumu maalesef böyle... 

ALİYE YÜCEL

19 Aralık 2022 Pazartesi

KISA BİR HİKAYE

 


"For sale: Baby shoes. Never worn.”


 “Satılık: Bebek ayakkabısı. Hiç giyilmedi.” 

Yazar Ernest Hemingway'in bu bir kaç kelimelik yazısı "dünyanın en kısa hikayesi” olarak anılır. 

Kim bilir belki de hüzünlü hikayedir!

Hiç giyilmemiş olması aklınıza ölümü getirdiyse yanılmış olabilirsiniz. Belki de giyecek ayakları yoktu... 

(Ressam: Rosine Blachas) 

ALİYE YÜCEL 

12 Aralık 2022 Pazartesi

REBECCA'NIN MÜCADELESİ



İngiltere'de yaşayan Rebecca Grieve, 12 yıl önce bir omurilik yaralanması nedeniyle göğsünden aşağısı felç oluyor. İşlerini kendi başına yapmakta zorlanıyor ve bakım kalitesi düşüyor. Bu nedenle 24 saat destek almak için  NHS'ye (Ulusal Sağlık Sistemi)  başvuruyor. Bunun için tam iki yıl büyük mücadele veriyor.
 
Kazanın ardından 5 ayını hastanede geçiren engelli kadın, hayatının son bir kaç yılını da daha fazla bakım almak için mücadele ederek geçiriyor. 2019 yılında NHS kendisini değerlendiriyor ve alternatif günlerde yalnızca 4 saatlik desteğe ihtiyacı olduğuna karar veriyor. Ancak bu Grieve için yeterli olmuyor ve itiraz ediyor. İki yıl sonra da 7/24 bakım almak için hak kazanıyor.

Rebecca Grieve, "İnsanların durumumu anlaması çok zor. 'Ah, umurumuzda...' diyorlar ama omurilik yaralanmalarının karmaşıklığını anlamak için herhangi bir şekilde eğitimli bakım yapacak kimsem yok. Çünkü hayatın bir anda değişiyor ve kendini bulman zaman alıyor. Aşırı acı içinde yaşadım ve her şeyi kendi başıma yapmak için gerçekten çok mücadele ettim" diyor.


Omurilik Yaralanmaları Derneği'nden Simon Pinnell, konu ile ilgili olarak Grieve'nin durumunun nadir olmadığını bu durumun çok yaşandığını belirterek "Omurilik yaralanması olan birine nasıl bir bakım sağlanacağını bilen ve bu yaralanmanın sonuçlarını tam olarak anlayan çok az insan var..." diyor. 

Bu durum Türkiye'de yaşayan omurilik felci hastaları için de geçerli... Omurilik felci, ani gelişen bir olay sonucu meydana geliyor. Kişi buna hazır olmadığı için zor bir süreç yaşıyor. Aniden başka kişinin bakımına ihtiyaç duyuyor. Çevresinde böyle biri yoksa ya da çevresindeki kişi bu yardımı yapacak durumda değil ise gerçekten çok zor. 

Yukarıda yazdığım haberde Rebecca Grieve'in mücadele ederken neler yaşadığını tahmin etmek zor değil. Ancak yine de şanslı, şimdi yanında 7/24 yardım eden biri var. Ya bu imkana hiçbir zaman ulaşamayan, mücadele veremeyen kişiler ne yapıyor? Kim bilir ne büyük zorluklar yaşıyor? 

Kaynak: BBC News

ALİYE YÜCEL

7 Kasım 2022 Pazartesi

SAĞLAMCI OLMAYIN!


Geçen haftaki yazımda "Sağlamcılık" (Ableism) konusundan bahsetmiştim. Sağlamcılığı anladığınıza göre bu konuda neler yapabilirsiniz? Hayatınızdaki sağlamcı davranışlardan nasıl kaçınabilirsiniz? Şimdi de bu konudan bahsetmek istiyorum. 


Konuşmalarınızda engellileri küçümseyen dil kullanmayı bırakın.

Engellilerle alay etmeyin, onları küçümsemeyin.

Binalardaki erişilebilirlik konusunda duyarlı olun.

Eğer işverenseniz, mecburi oranlar yerine daha fazla engelliyi işe alın.

Engellilerin diğer insanlardan daha az değerli olduğu fikrini unutun.

Engellilerin erişemeyeceği bir yere gittiyseniz, mümkünse oradaki yetkili ile konuşun.

Engellilere ayrılan park yerlerine asla park etmeyin.

Engelli öğrencilerin ayrı okuması fikrinden vazgeçin.

Web sitelerinin erişilebilir olması gerektiğini unutmayın.

Tekerlekli sandalyeli kullananları zor durumda bırakmamak için gerekirse asansör yerine merdiven kullanın.

Engellilerin hasta ya da mutsuz olduğunu düşünmeyin.

Engellilerin başkalarına ilham vermek için orada olmadığını bilin.

Engelli yazarları ve aktivistleri sosyal medyada takip ederek, makalelerini okuyarak bu konuda bilgi sahibi olun.

Ve Engeloji'yi okuyun! 

ALİYE YÜCEL

31 Ekim 2022 Pazartesi

SAĞLAMCILIK (ABLEİSM)

  

Sağlamcılık (Ableism), engellilere yönelik ayrımcılıktır. Bu ayrımcılık kasıtlı veya kasıtsız olabilir. Bedenlerin ve zihinlerin işleyişinin doğru bir yolu olduğu ve bundan sapan herkesin aşağılık olduğu inancına dayanır. 

Sağlamcılık, engelli insanların kusurlu olduğu ve düzeltilmesi gerektiği fikri etrafında toplanır. Kişiselden kurumsala kadar değişen şekillerde ortaya çıkabilir ve engellilerin engelli olmayan insanlardan "daha az" olarak kabul edildiği birçok yolu içerir.

Sağlamcı bakış açısına sahip olan kişiler engelliliği bir hastalık, acizlik, bağımlılık ve muhtaçlık gibi görme eğilimindedirler. Engelliliğe geleneksel bir perspektiften bakan bu kişilerin; engellinin bedenini ve davranışlarını hedef aldığı, dışladığı, ötelediği ve  küçümsediği bilinen bir gerçektir. 

Sağlamcılık, 1960'ların ve 1970'lerin sivil haklar hareketlerinde başlamış, ancak bu terim ilk olarak 1986 yılında Londra Haringey Belediyesi Konseyi tarafından bir basın açıklamasında yazılı olarak kullanılmıştır. Bu terim geçen yüzyıla kadar kullanılmasa da sağlamcılığın tarihi çok daha geriye uzanır. 

Sağlamcılık (Ableism), birçok biçimde olabilir. Engelli öğrencilerin ayrı okullara okuması, erişilebilirliği bina tasarım planlarına dahil etmemek, asansör düğmelerinde vb. Braille alfabesi olmayan binalar, erişilemeyen web siteleri oluşturmak, engelliliği bir nokta olarak kullanmak, engelli insanlarla alay etmek, engelli diye işe almamak gibi...

Engeli yok diye, engelsiz diye kendini üstün saymak ilkel bir düşünce tarzıdır. Bilinmez ki herhangi bir engelli sizden bir yönden üstün olabilir. İşte bunu hep göz önünde de tutarak ve bunu unutmadan yaşamak gerekir. 

ALİYE YÜCEL

24 Ekim 2022 Pazartesi

ENGELLİ MAHREMİYETİ


Türkiye Beyazay Derneği'nde daha önce çalışmalar yaptığım arkadaşlarımla birlikte şimdi de "Engelli Mahremiyeti" konusunda çalışmalar yapıyoruz. Aynı adla bir Instagram (@engellimahremiyeti) hesabımız da var. Bunu daha önce de kısaca yazmıştım.

Çalışmalarımıza ve paylaşımlar yapmaya devam ediyoruz. Bugün de bir toplantımız vardı. Bu konu da yeni şeyler öğrenmek ve birikimimi paylaşmak etkileyici...

Takip edenler biliyor. Engelli ve engellilik konularında oldukça faydalı ve farkındalık meydana getirecek önemli bilgiler paylaşıyoruz.

Takip edebilirsiniz. Engelliler ve engellilik konusunda ilginç bilgiler öğreneceksiniz bu kesin... Bir çok anlamsız paylaşımları takip yerine bilgi edinebilirsiniz ve bir faydası olabilir. 

ALİYE YÜCEL



18 Ekim 2022 Salı

BLOGUM 11 YAŞINDA

Bloguma 2011 yılında Ekim ayında bir salı günü başladım. Bir yıl hiç yazamadım. Onun dışında her hafta engelli, engellilik ve engelli farkındalığı adına bir yazı paylaştım. 

ALİYE YÜCEL 


3 Ekim 2022 Pazartesi

İŞİTME ENGELLİLER HAFTASI BİTTİ


Dünyada engelliler için birçok gün ve hafta belirlenmiştir. Bunlardan biri de “Uluslararası İşitme Engelliler Haftası”... Her yıl 23-29 Eylül tarihleri "Uluslararası İşitme Engelliler Haftası" olarak belirlenmiştir. İşitme Engelliler Haftası bitti ama yine de yazmak istedim. Çünkü pek bilinmiyor. Bu nedenle seslerini duyurmak istedim.

Her gün ve haftanın amacı; dikkat çekmek, insanları bilinçlendirmek ve farkındalık oluşturmaktır. İşitme Engelliler Haftası'nın amacı da işitme engeline, işitme engellilerin sorunlarına dikkat çekmek, insanları bu konuda bilinçlendirmek, haklarını aramak ve farkındalık oluşturmaktır. 

Engellilik gruplarından arasında hayata en uyumlu olduğu düşünülen engellilik  işitme engellilik... Ancak bu büyük bir yanlıştır. İşitme engellilik en çok sorun getiren engellilik grubudur. Çocuklarda tedavi edilmediği ve eğitim verilmediği zaman mental sorunlar oluşur. İleri yaşlarda da depresyon, hafıza kaybı ve bunama gibi birçok hastalığa neden olmaktadır. 


TÜİK 2015 verilerine göre; ülkemizde 406 bin (%1,1) erkek 429 bin (%1,2) kadın olmak üzere toplam 836 bin işitme engelli var. Dünyada yapılan araştırmalar yeni doğan yaklaşık her 500 bebeğin 1’inde doğuştan işitme kaybı olduğunu göstermektedir. 2050 yılına gelindiğinde dünyadaki her 4 insandan 1’inde işitme kaybı yaşanacağı tahmin edilmektedir. Bu oldukça yüksek bir orandır.

İşitme kaybında erken teşhis çok önemli... Böylelikle erken yaşlarda tedavi ve eğitim sağlanıyor, işitme engelli kişiler normal bir hayat sürebiliyor. Geç tanı olduğunda geri dönülmez zararlar oluşabiliyor. 

İşitme engelliler için yapılan en önemli çalışmalardan biri de işaret dili öğrenmektir. Unutmayalım ki, işaret  dili sadece işitme engelliler için değil herkes içindir. Öğrenme imkanı olan herkes bu dili öğrenip herhangi bir ortamda  işitme engellilerle iletişim kurabilir. 

ALİYE YÜCEL