> Engeloji : Down Sendromlu

Translate

Down Sendromlu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Down Sendromlu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Eylül 2023 Pazartesi

DOWN SENDROMLU FUTSAL TAKIMIMIZ ŞAMPİYON



Engellilerden bir başarı daha Down Sendromlu Özel Futsal Milli Takımı Avrupa şampiyonu oldu. 

Down Sendromlu Özel Futsal Milli Takımı, İtalya yapılan Avrupa Şampiyonası final maçında Portekiz'iyenerek şampiyonluğa ulaştı. 

Türkiye Futbol Federasyonu'nun "Türkiye Futbol Oynuyor" projesi kapsamında destek verdiği, Türkiye Özel Sporcular Spor Federasyonu bünyesindeki Down Sendromlu Futsal Milli Takımımız bize bir Avrupa Şampiyonluğu daha getirdi.

İlk maçında Portekiz'e 2-1 yenilen, ikinci ve üçüncü maçlarında İrlanda'yı 5-1, İtalya'yı 5-2 mağlup eden Ay-yıldızlılar, yarı finalde ev sahibi İtalya'yı bir kez daha 8-1 gibi farklı bir skorla yenerek, m Portekiz'den rövanşı 2-1'le alıp kupayı aldı. 

Milli Takımımız bu başarısını tebrik ediyor, nice başarılara imza atmasını diliyorum. 

ALİYE YÜCEL 

26 Haziran 2023 Pazartesi

DOWN SENDROMLU BARBİE


Ünlü oyuncak üreticisi Mattel ayrımcılığa son vermek için Down sendromlu Barbie'yi tanıttı. Barbie, down sendromlu bebeğiyle artık tüm çocukları temsil edecek.

Mattel, oyuncak endüstrisinde kapsayıcılığı ve çeşitliliği teşvik etme çabaları sürdürüyor. Şimdi de Down sendromlu yeni bir Barbie bebeği tanıttı. Yeni oyuncak bebek, engelli çocukların olumlu bir temsili olarak engelli farkındalığını ve kabulünü geliştirmeyi amaçlıyor.

Bebek, badem şeklindeki gözleri, daha küçük bir başı ve daha düz yüzü ile Down sendromlu bir çocuğun özelliklerine sahip...

Down sendromlu yeni Barbie bebek, markanın farklı vücut tiplerini, cilt tonlarını, saç dokularını ve stillerini içeren "Fashionista" serisinin bir parçası olarak geliyor.


Mattel'in bu hamlesi, engelli çocukların oyuncak sektöründeki temsilini artırmaya yönelik önemli bir adım.

Engelli çocuklar medyada genellikle yeterince temsil edilmiyor, bu da onların özgüvenlerini ve aidiyet duygularını etkiliyor. Mattel, Down sendromlu Barbie bebeği tanıtarak kabullenmeyi teşvik etmeye ve farklılıkları normalleştirmeye yardımcı oluyor.

Yeni Barbie bebeğin ayrıca çocukları engelli çocukların günlük yaşamlarında karşılaştıkları zorluklar konusunda eğitmesi bekleniyor. 

Down sendromlu ve diğer engelli çocuklar için bir empati ve anlayış duygusu oluşturmaya yardımcı olabilecek ve oyun yoluyla çocuklar farklılıkları ve onları takdir etmeyi ve öğrenebilecek.

Down Sendromlu bebek olumlu bir değişimi temsil edecek ve engelli çocukların farkındalığını, anlayışını ve kabulünü geliştirmeye yardımcı olacak. Bu bebek bir umut sembolü ve herkesin temsil edilmeyi ve kutlanmayı hak ettiğini güçlü bir şekilde hatırlatacak.

ALİYE YÜCEL 

27 Şubat 2022 Pazar

ALGILAR DEĞİŞİYOR


Dünyaca ünlü bir marka olan Victoria's Secret her yıl adından uzun süre bahsettiriyor. Victoria's Secret modeli olmak kolay değil. Güzellik algısı nedeniyle son dönemde tepki gören marka, tarihte ilk kez down sendromlu bir modelle çalıştı. 

New York Moda Haftası'nda podyuma çıkan ve dikkat çeken down sendromlu model Sofia Jirau, Victoria's Secret'in ürünleriyle poz verdi. Sofia, böylece Victoria's Secret kampanyasında yer alan ilk down sendromlu model olarak tarihe geçti.

25 yaşındaki Sofia Jirau, 2019 yılında Porto Riko'da modellik kariyerine başlıyor. Ünlü modelin 'I love it' sözünden yola çıkarak "Alavett" adlı çevrimiçi bir mağazası var.


Down sendromlu ilk Victoria's Secret modeli Instagram hesabından: "Hayal ettim, çalıştım ve bugün bir rüya gerçek oldu. Sonunda sana büyük sırrımı söyleyebilir miyim? Down sendromlu ilk Victoria's Secret modeliyim!" diye paylaşım yapıyor ve firmaya teşekkür ediyor.

Son dönemde güzellik kalıplarının dışına çıkan marka, daha önce de vitiligo, nedeniyle derisi lekeli ve siyah - beyaz karışık bir tene sahip olan Winnie Harlow (Blogumda Bakınız: Güzellik Algısını Değiştiren Model) ile çalışmıştı. 

Kusur ya da eksiklik gibi görünen durumlar bazen avantaj olabiliyor. Winnie Harlow ve Sofia Jirau gibi modellerin dünya moda endüstrisinde adlarından söz ettirmeleri engelli farkındalığı açısından çok değerli. Onlar böylece kuralları yıkıp, algıları değiştiriyorlar.

ALİYE YÜCEL

17 Kasım 2019 Pazar

DOWN SENDROMLU OYUNCULAR



Mahsun Kırmızıgül'ün senaryosunu yazdığı, yönettiği ve oynadığı Mucize filmini blogumda yazmış ve"Bu engelli hikayesinin devam filmi de olsa..." demiştim. Sonra Mucize 2'nin çekildiği haberi geldi. Onu da konu alan bir yazı yazmıştım. Filmle ilgili bir çok haber yapıldı. Bunları ilgi ile takip ediyorum. Şimdi de "Mucize 2: Aşk" filminde down sendromlu çocuklara rol verdiği haberi yapıldı. Üstelik tam 147 down sendromlu çocuğa... 

Ünlü yönetmen, down sendromlu çocuklara rol vermesiyle ilgili olarak: “Türkiye’nin her bölgesinden Sivil Toplum Kuruluşları’yla görüştük ve sonunda Ulusal Down Sendromu Derneği’ne ulaştık. Böyle bir film için kapılarını çaldığımızda, yöneticiler ve aileler canla başla yanımızda oldular. Cem Ajans’ın İzmir şubesinde ön kayıt oluşturup, özenli bir çalışmayla 23 ilden katılım sağlandı. Toplam 147 down sendromlu çocuğumuz, projemizde rol üstlendi” diye açıklama yaptı.

Mahsun Kırmızıgül, down sendromlu çocukların sayesinde film setinin eğlenceli bir ortama dönüştüğünü söyleyerek “Bütün oyuncularımız, onların sayelerinde güzel vakit geçirdi ve çok mutlu oldular. Bir sahne sonunda çocuklar, derneğin gönüllü üyesi Barış Çağlayan’a “Bir çikolatayı hak ettik, değil mi?” diye sormaları, sette kahkaha tufanına yol açtı. Derneğimize, çocuklarımıza ve ailelerine sonsuz teşekkürlerimizi sunarız” diyor.

Mucize 2: Aşk’ta birbirinden ünlü oyuncular yer alıyor. Filmin başrollerinde; Mert Turak, Biran Damla Yılmaz, Fikret Kuşkan, Erdal Özyağcılar ve Şenay Gürler oynuyor. Diğer rollerinde ise; Meral Çetinkaya, Sinan Çalışkanoğlu, Suna Selen, Eren Hacısalihoğlu ve Erol Aksoy var. Filmde ayrıca 7500 yardımcı oyuncunun yer aldığı açıklanmış. Unutmayalım filminde Mahsun Kırmızıgül’de rol alıyor.

Mucize filminin hikayesinin gerçek hayattan alındığı öğrendiğimde çok şaşırmıştım. Böyle bir engelli hikayesinin gerçek olması beni derinden etkilemişti. Mucize’de Mert Turak (Aziz) spastik engelli bir genci canlandırıyordu. Devam filminde Aziz’in neler yapacağını çok merak ediyorum. Ayrıca; down sendromlu oyuncuların filmdeki rollerini ve sahnelerinin nasıl olacağını da merak etmemek elde değil.

Mahsun Kırmızıgül’ün yazıp yönettiği ve oynadığı Mucize 2: Aşk’ta engelli birinin hayatını anlatılıp şimdi de down sendromlu oyuncular yer alınca film sosyal sorumluluk projesine benzetiliyor. Film engellilere ve öğretmenlere adandığı açıklandı. Daha önce 1 Mart 2019 tarihinde vizyona gireceği söylenen film. O tarihte vizyona girmedi. Şimdi 6 Aralık 2019 tarihinde vizyonda olacağı açıklanıyor. Mucize’nin başarısı malum… Bakalım Mucize 2: Aşk nasıl bir başarı elde edecek.


ALİYE YÜCEL

1 Eylül 2019 Pazar

DOWN SENDROMLU SPORCULARIN OLİMPİYAT OYUNLARI (TRISOME GAMES)




Down sendromlu sporcular için özel bir olimpiyat düzenlendiğini biliyor muydunuz? Down sendromlular için özel bir olimpiyat var. Down sendromlu sporcuların, diğer zihinsel engelli sporcular ve fiziksel engelli sporcularla rekabet etmesinin uygun olmadığı fark ediliyor. Bunun üzerine yeni bir birliğin kurulmasına karar veriliyor. Böylece "Down sendromlu sporcuların olimpiyat oyunları" adı verilen "Trisome Games" doğuyor.

4 yılda bir düzenlenen Down Sendromlular Dünya Spor Oyunları'nın (Trisome Games) ikincisi 2020 yılında ülkemizde Antalya'da yapılacak. Dünya Down Sendromlular Federasyonu Başkanı Geoff Smedley'in, katılımıyla Antalya Spor Salonu'nda düzenlenen basın toplantısında Down Sendromlular Dünya Spor Oyunları ikincisinin 31 Mart 2020 ve 7 Nisan 2020  tarihleri arasında yapılacağı açıklandı.

Antalya'da yapılacak oyunlara 100 ülkeden bin 500 sporcunun katılmasının beklendiği belirtildi. Down Sendromlular Dünya Spor Oyunları'nda sporcular; atletizm (IAADS), yüzme (DSISO), senkronize yüzme (DSISO), ritmik jimnastik (DSIGO), sanatsal jimnastik (DSIGO), masa tenisi (ITTADS)  judo (JUDOWN), tenis (TBD), basketbol (IBA21) ve futsal (FIFDS) gibi çeşitli branşlarda  mücadele edecekler.


Dünya Down Sendromlular Federasyonu Başkanı Geoff Smedley, Antalya'da yapılacak oyunlarla ilgili olarak yaptığı açıklamada birincisini 2016 yılında İtalya'da düzenledikleri oyunların ikincisi için Türkiye'de Antalya'yı seçtiklerini söyledi. Smedley, "Organizasyon için eğer tüm dünya buraya geliyorsa, bu Türkiye'nin ne kadar güçlü ve güvenilir bir ülke olduğunu gösterir. Türkiye tarihinde de belki ilk kez bu kadar büyük bir engelliler organizasyonu gerçekleştirilmiş olacak" diye açıklama yaptı.

Türkiye Özel Sporcular Spor Federasyonu Başkanı Birol Aydın, Down Sendromlular Dünya Spor Oyunları'nın Cumhurbaşkanlığı himayesinde organize edildiğini açıkladı. Engellilerin spor yapması için sağladığı katkılardan dolayı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a teşekkür etti. Aydın, Down Sendromlular Dünya Spor Oyunları yapıldığında dünyanın gözünün Türkiye ve Antalya'ya çevrileceğini söyledi.

Sporun, herkese faydası var. Ancak engelliler için çok daha fazla önem taşıyor. Down sendromlu çocuklar için fizyolojik ve psikolojik faydalar sağladığı biliniyor. Gelecek yıl ülkemizin ev sahipliği yapacağı Down Sendromlular Dünya Spor Oyunları (Trisome Games), çok önemli bir etkinlik... Bu tür organizasyonlar engelli sporlarına dikkat çekmek adına çok etkili oluyor. Umarız engelli farkındalığı adına da faydalı bir organizasyon olur.

ALİYE YÜCEL



7 Temmuz 2019 Pazar

47 BİN 751 ENGELLİ ÖĞRENCİ



2017 yılında alınan bir kararla Yükseköğretim Genel Kurulu'nca üniversite eğitimi alan engelli öğrencilerin kapsamı genişlemişti. Bedensel engelli, görme engelli, işitme engellilerin yanı sıra; artık MR (mental retardasyon - zihinsel engelli), yaygın gelişimsel bozukluklar, otizm spektrum bozuklukları (OBS), Asperger sendromu, rett sendromu, dezintegratif bozuklukları bulunan engellilerde yükseköğretim görme hakkına sahipler...

Geçtiğimiz günlerde; Down sendromlu, otizmli ve diğer gelişim bozukluklarına sahip bireyler ile ailelerinin sorunlarının tespiti, problemlerin çözümü için kurulan Meclis Araştırma Komisyonu; Başkanvekili, AK Parti Kocaeli Milletvekili Radiye Sezer Katırcıoğlu başkanlığında toplandı. Bu toplantıda engelli öğrencilerle ilgili çeşitli bilgiler paylaşıldı. YÖK Uzmanı Duygu Çandarlı, engelli öğrencilere ilişkin YÖK bünyesinde kurulan komisyonun çalışmalarını ve YÖK Genel Kurulu'nda alınan kararları anlattı.

Duygu Çandarlı; yükseköğretim sisteminde 7 milyon 740 bin 502 öğrenci olduğunu, engelli öğrenci sayısının ise 47 bin 751 olduğunu belirtti. Engelli öğrencilerden 38 bin 895'inin engel durumu bilinmeyenler, 2 bin 705'inin bedensel engelli, 2 bin 316'sının kronik sağlık sorunu olanlar, 2 bin 31'inin görme ve bin 103'ünün işitme engelli olduğunu açıkladı. Çandarlı "Otizm spektrum bozukluğu (OBS) ve Asperger sendromu, öğrenme güçlüğü, dikkat eksikliği ve zihin engelli öğrenci sayımız ise oldukça düşük. Zihin engelli öğrencilerimiz 119, öğrenme güçlüğü 31, dikkat eksikliği 58 ve Otizm ve Asperger sendromu olan öğrencilerimizin sayısı ise 21 olarak sistemimizde yer alıyor" bilgisini paylaştı.


Bünyesinde açıköğretim fakültesi bulunduran Anadolu Üniversitesi'nde 36 bin 106, Atatürk Üniversitesi'nde 4 bin 760, İstanbul Üniversitesi'nde 1670 engelli öğrenci var. Bunlarından sonra en çok engelli öğrenci 274 kişiyle Ankara Üniversitesi'nde... Engelli öğrencilerin 42 bin 62'si açıköğretim programlarında öğrenim görüyor. 5 bin 169'u örgün eğitim, 515'i de uzaktan eğitim programlarında öğrenimlerine devam ediyor. Engelli öğrencilerin cinsiyet dağılımına bakıldığında erkeklerin sayısının fazla olduğunu görüyoruz. 47 bin 751 öğrencinin 32 bin 944'ü engelli erkek öğrenciler...

ÖSYM Engelli Adaylar Daire Başkanı Belma Atak ise, Yükseköğretim Kurumları Sınavı'na (YKS) 2018 yılında; yaygın gelişimsel bozukluk grubundan 106, özgül-özel öğrenme güçlüğü  grubundan 301, zihinsel engel gurubundan bin 262, serebral palsi (CP) grubundan 457 adayın katıldığını belirtti. Atak, aynı sınava 2019 yılında; yaygın gelişimsel bozukluk grubundan 144, özgül-özel öğrenme güçlüğü  grubundan 419, zihinsel engel gurubundan bin 606, serebral palsi (CP) grubundan 539 adayın katıldığını açıkladı.

Bütün bu açılamalardan anlıyoruz ki; Yükseköğretim Genel Kurulu'nun eğitimi engellilere uygun hale getirmesi ve onlara bu hakkın verilmesi sayesinde bir çok engelli üniversite eğitimi yapmaya başladı ve başlayacak. Zihinsel problemleri olsa bazı kişiler olağanüstü bir yeteneğe sahip olabiliyor. Bazı zihinsel farklılıklar insanlara özel bir yetenek katabiliyor. Albert Einstein'in otizm spektrum bozukluğu, Issaac Newton'un Asperger sendromlu ve Steve Jobs'un disleksi  olduğunu biliyoruz. Şimdi bizden de farklı özelliklere sahip ama yetenekli kişiler ortaya çıkabilir. 

ALİYE YÜCEL

24 Haziran 2018 Pazar

BİR TANE BİZDEN ÇIKSA



Belçika'da ekim ayında yerel seçimler yapılacak. Yeşiller Partisi (Groen) bu seçimler için Brugge kentinde down sendromlu bir genci aday olarak gösterdi. 18 yaşındaki Tane Depuyt, eğer seçilirse Belçika'nın ilk down sendromlu belediye meclisi üyesi olacak. Tane Depuyt, Yeşiller Partisi gençlik örgütünde aktif olarak çalışıyor. Aday olmayı da kendisinin istediği belirtiliyor.

Medyadaki haberlere göre; Tane Depuyt, babası da politikacı olduğu için politikacı olmak istiyor. Politikayı ciddiye alıyor ve aktif olarak çalışıyor. Çok iddialı ve planlı çalışan Depuyt, kampanyanın web sitesini, afişlerini ve posterlerini de kendi hazırlamış. Listede 16. sırada yer alan down sendromlu gencin hedefi tercih oyları ile seçilmek.  "Neden Yeşiller Partisi'ni seçtin?" sorusunu ise; "Çünkü daha fazla doğaya ihtiyacımız var" diyerek açıklıyor.

Yeşiller Partisi Brugge kenti örgütü, Tane Depuyt'un adaylığı kamuoyunun ilgisini çekmek için yapılmış göstermelik bir adaylık olmadığını belirtiyor. Partinin Brugge sorumlusu Marleen Ryelandt'in açıklamasına göre, down sendromlu aday aynı sorunlara sahip olsun ya da olmasın diğer gençlerin de sosyal olarak topluma katılmasını istiyor.


Marleen Ryelandt ayrıca, Yeşiller Partisi listesinin toplumu kucaklayacak şekilde hazırlandığını söylüor. Down sendromlu Tane Depuyt'un dışında tekerlekli sandalyeli ve konuşamayan iki engelli adayları daha olduğunu belirtiyor. Partinin Brugge sorumlusu Ryelandt, konuşma engelli adayın bilgisayarda çok başarılı işler yaptığını ve onlara çok önemli fikirler verdiğini açıklıyor.

Down sendromu genetik bir farklılık... Normal bir insanda 46 kromozom bulunurken, down sendromlularda 47 kromozom bulunuyor. Down sendromluların karakteristik bazı özellikleri var. Yavaş öğrenirler. Problem çözmede ve karar vermede zorlanabilirler. Özel eğitim görmeleri gerekebilir. Ancak, günlük yaşantılarını sürdürmek için gereken pek çok şeyi öğrenebilirler. Down sendromluların çeşitli yetenekleri vardır. Pek çok işi başarabilirler. İşte Tane Depuyt, bunlardan biri...

Yeşiller Partisi, Brugge Belediye Meclisi'nde şimdilik üç sandalyeye sahip. Parti, sonbaharda yapılacak seçimlerde en az beş üyelik almayı hedefliyor. Umarız hedeflerine ulaşırlar. Tane Depuyt ve diğer engelli adaylar da belediye meclisi üyesi olabilirler. Seçildikten sonra çok başarılı ve örnek çalışmalar yapacaklarından hiç kuşkum yok. Dileğim bizden de bir "Tane" çıkması... 

ALİYE YÜCEL

22 Nisan 2018 Pazar

DUVARLARI YIKIN



Pink Floyd'u bilmeyen yoktur sanırım. Yabancı müzik dinlemeyenler bile bu grubun adını duymuştur. Dünyanın en ünlü müzik grubunun "The Wall" (Duvar) albümündeki Another Brick in the Wall isimli şarkısı çok bilinir, dinlenir ve sevilir. İşte bu ünlü şarkı, İstanbul Zihinsel Engelliler İçin Eğitim ve Dayanışma Vakfı'nın (İZEV) yaptığı çok önemli bir projenin sesi oldu. Hayvanlar ve Biz  projesinin tanıtımı için Pink Floyd'un ünlü gitaristi Roger Waters'in parçası kullanıldı.

İstanbul Zihinsel Engelliler İçin Eğitim ve Dayanışma Vakfı,  23 yıldır otizmliler ve down sendromlular için çalışıyor, projeler yapıyor. "Hayat ve Biz" isimli projeleri üç aşamalı... İlk aşamada "Sanat ve Biz" isimli çalışmada 12 önemli eseri, down sendromlular ve otizmli kişileri buluşturmuştu. Şimdi projenin ikinci ayağı olan Hayvanlar ve Biz'de down sendromlu, otizmli ve mental geriliği olan 13 gencin yer aldığı bir fotoğraf sergisi hazırladılar. Sergi, İstanbul Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı'nda 6 Mayıs'a kadar görülebilecek.

İZEV, bu projenin tanıtımında Pink Floyd'un Another Brick in the Wall'ın Türkçe versiyonunu kullanmak istemişler. Roger Wates'a ulaşmaları ve şarkıyı almaları oldukça ilginç. İZEV Danışmanı Hakan Kural ve Pelikan Müzik Roger Waters'e ulaşmak istemişler. Bir mail, sonra da down sendromlu gençlerin zeybek oynadığı bir video gönderilmiş. Roger Waters, 1,5 ay sonra onlara geri dönmüş ve "Bana sözleri gönderin" diyerek şarkının Türkçe versiyonu için söz istemiş.  Hakan Kural, hemen söz yazarak kendisine göndermiş. Böylece "Yaşam Hakkı - Duvar" ortaya çıkmış.


Ünlü müzisyen, büyük bir jest göstererek Another Brick in the Wall'ın Türkçe versiyonunun hakkını iki yıl ücretsiz olarak İZEV'in kullanması için vermiş. Parçayı; Selda Bağcan, Funda Arar, Kubat ve Koray Avcı ünlü sanatçılar seslendirmiş. "Yaşam Hakkı - Duvar" için bir de klip çekilmiş. Klipte; Selda Bağcan, Funda Arar, Kubat , Koray Avcı'nın yanı sıra öğretmen olarak Dr. Yavuz Dizdar ve İstanbul Zihinsel Engelliler İçin Eğitim ve Dayanışma Vakfı'nın çocukları yer alıyor. Klip, orijinal şarkının klibi gibi engellilerin toplumda yer bulma konusunda yaşadıkları sorunlara uyarlanarak çekilmiş.

Pink Floyd, The Wall albümünü 1979 yılında çıkarmıştır. The Wall, müziğinin yanı sıra sözleri ve anlattığı felsefesi ile de çok dikkat çekmiştir. Albümün konusu, kişinin hayat şartları ve korkularının sonucu kendisine, çevresine ve dünyaya yabancılaşmasını anlatır. Kişi giderek yalnızlaşır, yabancılaşır, korkuları ile kendi çevresine bir duvar örer. Bu duvarın en büyük nedeni ise kişiler arasındaki iletişimsizliktir.

Another Brick in the Wall, sisteme bir eleştiri olarak yazılmıştır. Anlıyoruz ki, bu şarkı tesadüf olarak seçilmemiş... Şarkının Türkçe versiyonu  engelli kişilerin toplumdaki yerini anlatıyor. Engelli olmayan kişiler ile engellilerin arasında bir duvar olduğunu bilmeyen var mıdır? İşte bu duvarların yıkılması gerekiyor. İZEV'in yaptığı bu proje duvarların yıkılması ve farkındalık sağlamak için çok etkili... Bu nedenle İZEV ve şarkısını proje için veren Roger Waters alkışı hak ediyor.

Şarkının Türkçe versiyonunun sözleri şöyle:
Yaşam Hakkı - Duvar
Yıkılmak zorunda olan zihinlerdeki duvar
Yaşam hakkı istiyoruz bize "dur" diyenlerden
Hey dinle biz duramayız
Sadece farklıyız ama hayattayız
Duvarları yıkın çünkü biz de varız

ALİYE YÜCEL



25 Şubat 2018 Pazar

KARDEŞİM OZİ BİZDEN BİRİ



Zaman zaman blogumun "İstatistikler" bölümüne bakıyorum. "Trafik Kaynakları" bölümünde "Ekşi Sözlük" üzerinden bloguma girildiğini gördüm. Kardeşim Ozi ile ilgili bölümde Ekşi Sözlük Yazarı "Lovefly" tarafından; "İnsanın içinde ifşa etme isteği yaratan anne tarafından şikayet edilen karakter..." diye başlayan  bölümde Habertürk'ün bu konu ile haberinin linki ve şikayet eden kadının yaptığı yanlışı anlatan bir kaç cümle yazılmıştı. Sonra, bir de şu siteye göz atın diyerek blogumun ve "Barbie ve Tekerlekli Sandalyedeki Arkadaşı" postumun linki verilmişti.

Spoiler olarak da; bu tür çizgi film ve oyuncakların faydalı olduğuna işaret eden yazımın bir bölümü "İşte Becky, çocuğu engelliliğin bir çeşidi olan ortopedik engellilikle tanıştırıyor. Bu hoş bir durum değil mi? Böyle bir bebekle oynayan çocuk tekerlekli sandalyede birini görse yadırgar mı? Engellilik kavramını ve engelli gerçeğini öğrenmez mi? Ayrıca, tekerlekli sandalyedeki çocuklar için de tıpkı onlar gibi bir bebek olması çok uygun bir durum değil mi?" bölümü yazılmıştı.

Ekşi Sözlük'te bu yazılanları görünce Kardeşim Ozi'yi çok merak ettim. Bir bölümümü izledim. Kardeşim Ozi, TRT Çocuk'ta yayınlanan bir çizgi film... Çizgi filmin kahramanı Ozi (Ozan) down sendromlu küçük bir çocuk. Annesi, babası, ablası ve dedesi ile yaşıyor. Ailesi onu ablasından farklı görmüyor. Konuşmalarında yarım cümleler kuruyor. Görünüşü farklı... Ozi maceraları ile down sendromuna dikkat çekiyor, down sendromu için bir farkındalık ortaya koyuyor. Daha önce de Minika Çocuk televizyonunda Punky isimli bir çizgi film yayınlanıyordu. Punky de down sendromlu bir kız çocuğuydu.


Down sendromuna dikkat çeken Kardeşim Ozi'yi, bir anne şikayet etmiş... Anne: "TRT Çocuk'taki Ozi karakteri Zombi gibi. 30 yaşında kadınım ben bile korkuyorum. Allah aşkına şu karakterleri daha sevimli çizin. Sizin hiç mi çocuğunuz, yeğeniniz, komşu çocuğunuz yok, hangisi Ozan'a benziyor? Böyle bir surat, böyle bir vücut olur mu? Kafa vücuda yapışmış boyun yok, konuşma bozukluğu da var. Sizin yüzünüzden kızımda konuşma bozukluğu olacak" diyerek sosyal medya üzerinden yayının durdurulması için şikayetçi olmuş.

Kardeşim Ozi'yi şikayet eden bu anneye ne demeli bilemedim. "Bu tahammülsüzlük niye?" diye sormak isterdim. Bunun niye yapıldığını bile anlamamış. Çocuklardan önce ebeveynler eğitilmeli galiba... Eminim ki çocuğu Ozi'den olumsuz etkilenmez. Çocuk, Ozi'nin farklı olduğunu görüp sorabilir. Ona uygun bir dille down sendromunun ne olduğu anlatılır ve böylece engelli farkındalığı öğrenebilir. Bu nedenle böyle bir karakterin olması çocuklar için oldukça faydalı. Bu anneye; hem uzmanlardan hem de sosyal medyadan "bilinçsizlik ve cehalet" diye büyük tepki gelmiş...

Unutmayalım; down sendromu genetik bir farklılık... Normal bir insanda 46 kromozom bulunurken onlarda 47 kromozom bulunuyor. Down sendromlu çocukların karakteristik özellikleri vardır. Diğer çocuklara göre yavaş öğrenirler. Problem çözmede ve karar vermede zorlanabilirler. Özel eğitim ve fizik tedavi görmeleri gerekebilir. Ancak günlük yaşantılarını sürdürmek için gereken pek çok şeyi öğrenebilirler. Pek çok işi başarabilirler. Down sendromlu çocukların çeşitli yetenekleri vardır. Normal çocuklarla iletişim kurup, onlarla oynayabilirler. Ozi gibi karakterler down sendromunu ve engelli farkındalığını çocuklara öğretiyor. Bu nedenle bu tür çizgi filmleri şikayet etmek yerine, artmasını istemeliyiz.

ALİYE YÜCEL

3 Nisan 2016 Pazar

ÖZGÜN'E ÖZGÜN ÇOCUK


Bir baba düşünün engelli çocuğunun kendisine bir ödül olarak gönderildiğini söylesin! Bunun karşısında ne diyebiliriz? Önünde saygı ile eğilmekten başka hiç bir şey... Pop müziğin sevilen seslerinden Özgün Uğurlu ile yapılan bir röportaj bize engelli evlada nasıl bakılması gerektiğini bir kez daha gösterdi. Down Sendromlu oğlu için öyle güzel şeyler söylüyor ki... Bakış acısına hayran kalıyor insan... Çok etkileniyor.

Pop şarkıcısı Özgün kendisi gibi müzisyen Nida Karaçar ile evli... Geçen yıl bir oğulları oluyor. Ediz, Down Sendromlu olarak dünyaya geliyor. Özgün, Down Sendromunu bir hastalık olarak görmediği gibi oğlunu da engelli olarak görmüyor. Oğlu Down Sendromlu olarak doğunca şaşırdığını söylüyor... Çünkü doğum öncesi yapılan test sonuçlarında Down Sedromlu olacağına dair bir şey çıkmamış...

Down Sendromlu doğmak Ediz'in isteği değildi. Bu ne onun, ne de anne ve babasının suçu... Hayatın kime ne getireceğini bilemeyiz. Özgün, oğlunun Down Sendromlu olarak doğacağı duyduğu an değil de, Ediz'i kucağına aldığı zamanda hissettiklerini önemsiyor. Ve minik oğlunu kucağına aldığındaki duygularını şu sözlerle anlatıyor: " Çok acayip bir şeydi; sanki kalbi avuçlarımda atıyordu. Biz bir bebek bekliyorduk. Allah bize bir melek gönderdi..."


Bazen babalar engelli bir çocuğu kolay kolay kabullenemez. Kendi çocuğunun engelli olmasının nedenini sorgularlar. Böylece engelli olan yavrusunun hayatını kolaylaştırması gerekirken, daha da zorlaştırırlar. Engelli çocuk büyütmek zor olabilir. Normal bir çocuk büyütmekten çok daha fazla fedakarlık isteyen bir durum olduğu kesin... Anne ve baba için hiç kolay değil. Ama engelli de olsa evlat bu... Özgün ve eşi için ise engelsiz çocuktan farkı yok. Aynı ilgi ve sevgiyi hatta belki de daha fazlasını gösteriyorlar. Bunu anlıyoruz.

Ediz bebek, çok şanslı bir çocuk... Böyle gibi bir babaya sahip... Özgün, bu durumun sosyal, psikolojik, maddi ve manevi her türlü zorluğuna katlanmaya hazır. O, "Ben sadece, Ediz'in istediği şeyleri yapabileceği bir konfor için çalışıyorum. Seveceği bir hayatı yaşasın, iyi insanlar çıksın karşısına..." diyor. Bir baba olarak onun geleceğini hazırlasa da çok iyi biliyor ki karşısına çıkacak kimselerin önemi çok büyük...

Özgün, "... Biz bir bebek bekliyorduk. Allah bize bir melek gönderdi..." diyor ya. Evet, her çocuk bir melek olarak doğar. Öyle kabul ederiz. Ama büyüyüp, yetişkin olduğunda neler olacağını, neler yapacağını asla bilemeyiz. Ediz, bir melek olarak doğdu... Üstelik büyüdüğünde de hep böyle melek olarak kalacak! Öyle değil mi? İşte önemli olan bu galiba... Ancak, bunu görebilmek, bunu idrak etmek de herkese nasip olmuyor!

ALİYE YÜCEL                                                                                        


8 Mart 2015 Pazar

EUROVİSİON ADAYI ENGELLİ GRUP


Eurovision Şarkı Yarışması, çok ilgi çeken ve adından çok söz ettiren bir etkinlik… Her yıl katılanlar arasında dikkat çekici adaylar oluyor. Bu yıl yapılacak yarışmada da en dikkat çekici adaylardan biri Finlandiya’nın göndereceği aday olacak. Kısa adı PKN olan Pertti Kurikan Nimipaivat adlı punk grubunun üyeleri engelli. Dört kişilik grup, down sendromlu ve otizmli sanatçılardan oluşuyor.

PKN yarışmaya Fince bir parça ile katılıyor. Aina Mun Pitaa (Ne zaman Zorunda Kalsam) isimli şarkı; günlük hayattaki sağlık, beslenme ve temizlik gibi zorunlulukların sıkıcılığından bahsediyor. Parçanın süresi oldukça kısa. 1 dakika 25 saniye (01:25) ve bu nedenle Eurovision Şarkı Yarışması tarihinin şimdiye kadar katılan en kısa şarkısı.

Altı yıldır birlikte müzik yapan PKN, 2009 yılında bir yardım kuruluşunun atölye çalışması sırasında kurulmuş. Grup, 2012 yapımı The Punk Syndrome (Punk Sendromu) isimli belgesele konu olmuş. Öğrenme güçlüğü yaşayanlara yönelik farkındalığı arttırmayı amaçlayan PKN dünyanın da gündeminde. Engelleri aşmanın en güzel örneğini veren grubu, bahis şirketleri de güçlü bir aday olarak görüyor.


Grup; Sami Helle (Bas), Kari Aalto (Solist), Pertii Kurikka (Gitar) ve Toni Valitalo’dan (Vurmalı) oluşuyor. Pertti Kurikan Nimipaivat, Eurovision Şarkı Yarışması’na down sendromu ve otizme geniş çapta dikkat çekmek için katılıyor. Böylece, down sendromu ve otizm konusunda bir farkındalık oluşturmak ve toplumu bilinçlendiren projelere daha çok destek olunmasını sağlamak istiyorlar. 
   
Grubun solisti Kari Aalto, “Engelliler daha cesur olmalı” diyor. Grubun basçısı Sami Helle; yaptıkları sahne çalışmalarıyla, toplumda down sendromlu ve otizmli kişilere bakışı değiştirdiklerini, söylüyor. Helle “Biz diğerlerinden çok da farklı insanlar değiliz, sadece zihinsel engelleri olan kişileri olan normal kişileriz” diyor. En önemlisi de, yarışmada kendilerine acıdıkları için oy verilmesini asla istemiyorlar.

Eurovision bu yıl 19-21 tarihleri arasında Avusturya’nın başkenti Viana’da yapılacak. Ülkemiz daha önce katıldığı halde son iki yıldır oylama ve kura sistemini uygun görmediği katılmıyordu. Bu yıl da katılmıyoruz. Finlandiya, Eurovision’u bir kez kazanmış… PKN kazanır mı? Ne kadar oy alır bilinmez. Ancak isimlerini duyurdukları ve farkındalık sağladıkları ortada… Öyle ya hiçbir ülkenin adayı bilmezken Finlandiya’nın yarışmacılarını tanımış olduk. Bu arada unutmayalım, Finlandiya da bu gruba destek verdiği için ayrı bir takdiri hak ediyor.

ALİYE YÜCEL